Senem Özgün bilinen adıyla Freya McLowell ile sohbet tadında kısa bir röpartaj yaptık. Sorularımu beni kırmayıp cevapladığı için teşekkür ediyorum.
Ulviye: Öncelikle röportajı kabul ettiğin için teşekkür
ederim. İlk sorum neden İskoçya?
Senem Özgün: İskoçya bana
Türkiye'yi anımsatıyor. Özelliklede dünya çapında yapılan araştırmalar
sonucunda biz iki milletin birbirine çok benzediği ortaya çıktı. Herkes bilir
Türk erkekleri zor ve sert bir doğaya sahiplerdir. Bu durum İskoç erkeklerinde de
geçerli. O soğuk iklime rağmen bu kadar ilgi çekici kültürlerinin ve
kişiliklerinin olması beni İskoçya’ya çekti. Etek giymeleri, gayda çalmalarını
söylemiyorum bile. Ah unutmadan muhteşem kalelerini de şuraya ekleyelim.
Ulviye: Karakterlerin fazlasıyla gerçekçi ve
kusursuz, nasıl oluşturuyorsun?
Senem Özgün: Asla kusursuz karakterler yazmıyorum
çünkü hiç kimse kusursuz değil bu hayatta. Bir erkek ya da bir kadın ancak
filmlerde insanları büyülüyor ama gerçek hayatta bu durumla binde bir
karşılaşıyoruz. İşte bu sebepten karakterlerin bizden, içimizden olmasını istedim.
Her iyi karakterin karşısına onun iyiliğinin sınırlarını ölçen bir kötü
karakter koymayı da kendime görev edindim. Demem o ki karakterler hayatın
içinden kopup geliyor.
Ulviye: Ephesus Yayınları Türkiye’de nam salmış
en ünlü yayın evlerinden bir tanesi, teklif geldiğinde nasıl hissettin?
Senem Özgün: Onlardan teklif gelmedi aslında,
sonuçta ben bir Wattpad yazarı değildim. Sadece senelerdir üzerinde çalıştığım
dosyamı onlara yolladım ve onlarda beni dünyanın en mutlu insanı yaptılar.
Ulviye: Lordum’da çok büyük bir aşk gizli, her
sayfasında farklı bir anlam. Yazarken yaşadıklarını da kattın mı?
Senem Özgün: Yaşayamadığım ve yaşamak istediğim
aşkın sayfalara dökülüşüydü Lordum... başka bir tarihten, başka bir coğrafyadan
yola çıkarak kalbimi ve hislerimi açtım herkese. Her karakterin içinde biraz Freya
McLowell var aslında.
Ulviye: Bu kadar duygu yüklü kitabı yazmaya iten
tam olarak neydi?
Senem Özgün: Beni bu kadar duygu yüklü kitabı
yazmaya iten neydi? Asla aşkı tatmamış oluşum, üniversitede ailemden
uzakta geçirdiğim zor zamanlar... insanlardan gördüğüm iyilikler ve kötülükler.
Ulviye: Karakterlerde çevrende ki insanların katkısı var mı?
Senem Özgün: Hayır kesinlikle
çevremdeki insanların kitabımda ki karakterlerle alakası olmuyor belki
modern tarzda yazıyor olsam bu olabilirdi.
Ulviye: Kitap bittiğinde hissettiklerin yazarken
hissettiklerinden ağır mıydı? ( Ben kitabı her bitirişimde hüngür hüngür
ağladım.)
Senem Özgün: Her iki safhada çok zordu benim için
çünkü bir kitaba bitti diyemiyorsunuz hemen. Üstünde çalışıyorsunuz boşluk
varsa dolduruyor, cümlelerde ki hataları düzeltiyorsunuz. Yani
mükemmelleştirmek için son dokunuşlarınızı yapıyorsunuz. Fakat kitap tamamen
bitince evladını büyütmüş bir anne gibi hissediyor insan.
Ulviye: Okurken yazmak zor oldu mu?
Senem Özgün: Zor olmaz mı! bazı zamanlar ders
çalışmaktan yazamadım ve aklıma ki fikirler de uçtu gitti. Yazma sürem uzadı,
kitap yıprandı ben yıprandım.
Ulviye: Lordum’da en sevdiğin karakter
hangisiydi?
Senem Özgün: Benim en sevdiğim karakter
kesinlikle Eric ama Ian'ı da çok sevdim sizlerde ikinci kitapta çok seversiniz
umarım.
Ulviye: Kitap yazmak için vazgeçtiğin şeyler oldu
mu?
Senem Özgün: Hayatımdaki boş zamanlarımdan,
tembelliklerimden vazgeçtim, pişman değilim.
Ulviye: Son olarak ben dahil olmak üzere senin
gibi başarıyı elde etmek isteyen gençlere vereceğin bir tavsiye var mı?
Senem Özgün: Yazma hayali olan arkadaşlarıma ise şunu
diyebilirim asla vazgeçmesinler hiç kimse sizlerden daha yetenekli ya da iyi
değil. Ben en iyisi olacağım diyerek emin adımlarla ilerleyin. Ben sekiz sene
boyunca kitap çıkarma hayalimden vazgeçmedim ve sonunda oldu... imkansız diye
bir şey yok, Ey Türk Gençliği!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder