30 Mart 2016 Çarşamba

Freya McLowell ile Kahve Molası

Senem Özgün bilinen adıyla Freya McLowell ile sohbet tadında kısa bir röpartaj yaptık. Sorularımu beni kırmayıp cevapladığı için teşekkür ediyorum. 



Ulviye: Öncelikle röportajı kabul ettiğin için teşekkür ederim. İlk sorum neden İskoçya?

Senem Özgün: İskoçya bana Türkiye'yi anımsatıyor. Özelliklede dünya çapında yapılan araştırmalar sonucunda biz iki milletin birbirine çok benzediği ortaya çıktı. Herkes bilir Türk erkekleri zor ve sert bir doğaya sahiplerdir. Bu durum İskoç erkeklerinde de geçerli. O soğuk iklime rağmen bu kadar ilgi çekici kültürlerinin ve kişiliklerinin olması beni İskoçya’ya çekti. Etek giymeleri, gayda çalmalarını söylemiyorum bile.  Ah unutmadan muhteşem kalelerini de şuraya ekleyelim.

Ulviye: Karakterlerin fazlasıyla gerçekçi ve kusursuz, nasıl oluşturuyorsun?

Senem Özgün: Asla kusursuz karakterler yazmıyorum çünkü hiç kimse kusursuz değil bu hayatta. Bir erkek ya da bir kadın ancak filmlerde insanları büyülüyor ama gerçek hayatta bu durumla binde bir karşılaşıyoruz. İşte bu sebepten karakterlerin bizden, içimizden olmasını istedim. Her iyi karakterin karşısına onun iyiliğinin sınırlarını ölçen bir kötü karakter koymayı da kendime görev edindim. Demem o ki karakterler hayatın içinden kopup geliyor.

Ulviye: Ephesus Yayınları Türkiye’de nam salmış en ünlü yayın evlerinden bir tanesi, teklif geldiğinde nasıl hissettin?

Senem Özgün: Onlardan teklif gelmedi aslında, sonuçta ben bir Wattpad yazarı değildim. Sadece senelerdir üzerinde çalıştığım dosyamı onlara yolladım ve onlarda beni dünyanın en mutlu insanı yaptılar.

Ulviye: Lordum’da çok büyük bir aşk gizli, her sayfasında farklı bir anlam. Yazarken yaşadıklarını da kattın mı?

Senem Özgün: Yaşayamadığım ve yaşamak istediğim aşkın sayfalara dökülüşüydü Lordum... başka bir tarihten, başka bir coğrafyadan yola çıkarak kalbimi ve hislerimi açtım herkese. Her karakterin içinde biraz Freya McLowell var aslında.

Ulviye: Bu kadar duygu yüklü kitabı yazmaya iten tam olarak neydi?

Senem Özgün: Beni bu kadar duygu yüklü kitabı yazmaya iten neydi? Asla aşkı tatmamış oluşum, üniversitede ailemden uzakta geçirdiğim zor zamanlar... insanlardan gördüğüm iyilikler ve kötülükler.

Ulviye: Karakterlerde çevrende ki insanların katkısı var mı?

Senem Özgün: Hayır kesinlikle çevremdeki insanların kitabımda ki karakterlerle alakası olmuyor  belki modern tarzda yazıyor olsam bu olabilirdi.

Ulviye: Kitap bittiğinde hissettiklerin yazarken hissettiklerinden ağır mıydı? ( Ben kitabı her bitirişimde hüngür hüngür ağladım.)

Senem Özgün: Her iki safhada çok zordu benim için çünkü bir kitaba bitti diyemiyorsunuz hemen. Üstünde çalışıyorsunuz boşluk varsa dolduruyor, cümlelerde ki hataları düzeltiyorsunuz. Yani mükemmelleştirmek için son dokunuşlarınızı yapıyorsunuz. Fakat kitap tamamen bitince evladını büyütmüş bir anne  gibi hissediyor insan.

Ulviye: Okurken yazmak zor oldu mu?

Senem Özgün: Zor olmaz mı! bazı zamanlar ders çalışmaktan yazamadım ve aklıma ki fikirler de uçtu gitti. Yazma sürem uzadı, kitap yıprandı ben yıprandım.

Ulviye: Lordum’da en sevdiğin karakter hangisiydi?

Senem Özgün: Benim en sevdiğim karakter kesinlikle Eric ama Ian'ı da çok sevdim sizlerde ikinci kitapta çok seversiniz umarım. 

Ulviye: Kitap yazmak için vazgeçtiğin şeyler oldu mu?

Senem Özgün: Hayatımdaki boş zamanlarımdan, tembelliklerimden vazgeçtim, pişman değilim. 

Ulviye: Son olarak ben dahil olmak üzere senin gibi başarıyı elde etmek isteyen gençlere vereceğin bir tavsiye var mı?

Senem Özgün: Yazma hayali olan arkadaşlarıma ise şunu diyebilirim asla vazgeçmesinler hiç kimse sizlerden daha yetenekli ya da iyi değil. Ben en iyisi olacağım diyerek emin adımlarla ilerleyin. Ben sekiz sene boyunca kitap çıkarma hayalimden vazgeçmedim ve sonunda oldu... imkansız diye bir şey yok, Ey Türk Gençliği! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder